12. Sınıf İnkılap Tarihi | 1.Ünite | MİLLÎ MÜCADELE DÖNEMİ 2025 | PDF İNDİR

2.ÜNİTE
: MİLLÎ MÜCADELE DÖNEMİ
Kurtuluş Savaşı olarak
da adlandırılır. * Hazırlık Dönemi ve Savaşlar Dönemi olmak
üzere iki kısımdan oluşur.
19
Mayıs 1919'da Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkmasıyla
başlayan Milli Mücadele Dönemi, 1922’de imzalanan Mudanya
Ateşkes Antlaşmasıyla fiilen sona ermiştir.
MUSTAFA
KEMAL PAŞA’NIN SAMSUN’A ÇIKIŞI (19 MAYIS 1919)
Mustafa
Kemal Paşa ve onun emrindeki 18 arkadaşı bölgede asayişi sağlamak ve
bozulan düzeni yeniden inşa etmek üzere harekete geçti.
İstanbul’dan
Samsun’a doğru 16 Mayıs 1919’da Bandırma vapuruyla yola çıkan
heyet, 19 Mayıs 1919 sabahı saat 6’da Samsun Limanı’na ulaştı.
MUSTAFA
KEMAL'İN SAMSUN’A ÇIKIŞI:
Mustafa
Kemal, 9. Ordu Müfettişi, olarak Samsun’a çıkmış:
Görevi: Doğu
Karadeniz'de meydana gelen Pontus Rum Çeteleri ile yerel milis kuvvetler
arasındaki uyuşmazlığı gidermek ayrıca Teftişlerde bulunmaktır.
NOT: Mustafa
Kemal Paşa, Samsun’a çıktıktan sonra bölgedeki durumu inceleyerek Damat
Ferit Paşa Hükûmeti’ne göndermek üzere Samsun Raporu hazırlamıştır. (22
Mayıs 1919)
HAVZA
GENELGESİ (28 MAYIS 1919):
Samsun'un
ilçesi Havzaya geçen Mustafa Kemal "Anadolu halkını
uyarmak" amacı ile "İşgallere
karşı konulmasını, İstanbul hükümetine protesto
telgrafları çekilmesini" isteyen Havza genelgesini yayınlanmış, 30
Mayıs'ta ise bir miting düzenlenmiştir.
Havza
Bildirisi ile;
İşgallerin
protesto edilmesi için mitingler yapılması
İtilaf
Devletleri temsilciliklerine uyarı telgrafları gönderilmesi
Hristiyan
azınlığa karşı saldırı ve düşmanlıklarda
bulunulmaması istenmiştir.
MUSTAFA
KEMAL PAŞA’YA “GERİ DÖN” ÇAĞIRISI (13
HAZİRAN 1919)
İngiltere,
Damat Ferit Hükûmetine baskı yaparak Mustafa Kemal Paşa’nın
geri çağrılmasını istedi. 8 Haziran1919 tarihinde “Geri
Dön” çağrısına itibar etmeyen Mustafa Kemal Paşa, 13 Haziran 1919
tarihinde Amasya’ya hareket etti.
AMASYA
GENELGESİ (22 HAZİRAN 1919):
M.
Kemal Havza'dan Amasya'ya geçmiştir. Amasya'ya yakın silah
arkadaşları Rauf (Orbay) Bey, Refet (Bele)
Bey, Ali Fuat (Cebesoy) Bey, Kazım Karabekir Bey
(telgrafla) gibi önemli şahıslarla görüşen M. Kemal, Amasya
Genelgesini yayınlamıştır.
Genelgenin
1.
ve 2. maddelerinde Kurtuluş Savaşının gerekçesi,
3.
ve 4. maddelerinde Kurtuluş Savaşının amaçları ve
5.-6
ve 7. Maddelerinde ise Kurtuluş Savaşı’nın metodunu (yöntem)
belirlemiştir.
AMASYA
GENELGESİNİN ÖNEMİ
Kurtuluş savaşının
amaç, yöntem ve gerekçesi açıklanmıştır.
İstanbul
hükümetine ve işgalci güçlere karşı bir başkaldırı vardır.
Millî
egemenlikten bahseden bir belgedir.
KONGRELER: 1919
yılı Kurtuluş Savaşının hazırlık döneminin
en önemli aşaması, kongrelerin yapıldığı yıl olarak kabul edilir.
İZMİR
MÜDAFAA-İ HUKUK KONGRESİ (2-19 MART 1919): İzmir'de
toplandı. Düşman saldırısına karşı silahlı eylem yapma
kararı aldı.
EDİRNE
KONGRESİ (9-13 MAYIS 1919) Trakya Paşaeli
cemiyeti bu kongreyi gerçekleştirdi. Yunanlılara karşı koyma
kararı alındı.
BALIKESİR
KONGRESİ (26-30 TEMMUZ 1919) Balıkesir de
toplandı. Yöresel kararlar alındı. Sivas'a delege göndermemiştir.
NAZİLLİ KONGRESİ (9
AĞUSTOS 1919) Nazilli de toplandı. Muğla, Burdur, Antalya
illerinde varlık gösterdi. Düşmana karşı örgütlenme kararı alındı.
ALAŞEHİR
KONGRESİ (16-25AĞUSTOS 1919) Bölgede düşmana
karşı örgütlenme kararı alır. Balıkesir kongresinde alınan kararla
burada alınan kararlar onaylandı.
ERZURUM
KONGRESİ (23 TEMMUZ-7 AĞUSTOS 1919)
Bu
kongre Şark vilayetleri Müdafaa-i Hukuk-u Millîye Cemiyeti ile Trabzon
Muhafazaa-i hukuk Cemiyeti'nin birlikte
hazırladığı bir kongredir.
Kongreye; Erzurum,
Sivas, Bitlis, Van ve Trabzon temsilcilerinden oluşan 62 üye
katılmıştır.
Erzurum’daki
15. kolordunun dağıtılmamış olması bu kongrenin burada toplanmasında
etkili olmuştur.
Mustafa
Kemal son anda Erzurum kongresine katılmıştır. Oy çokluğu ile başkan
seçilmiştir.
Kurtuluş Savaşının
temelini bu kongre oluşturur. Alınan kararlar Millî Mücadelenin
temel kurallarıdır.
Mustafa
Kemal, Erzurum Kongresi'ne katılmadan önce askerlik görevinden istifa etmiştir.
ERZURUM
KONGRESİNİN ÖNEMİ:
Bu
kongre toplanışı ile bölgesel, aldığı kararların özellikleri
sebebi ile milli (ulusal) bir özelliğe sahiptir. Çünkü; Ülke
bütünlüğü, bağımsızlığı söz konusu edilmiştir.
İstanbul
hükümeti vazifesini yapmazsa Anadolu'da kurulacak yeni bir
hükümetten bahseder.
Sivas'ta
alınan kararlar bu kongrenin kararlarına dayanır.
Büyük
Millet Meclisinin 1920’de toplanışı ve aldığı kararlar Erzurum
kongresine dayanır.
Erzurum
kongresinde oluşan Heyet-i Temsiliye son derece önemlidir. Heyet-i
Temsiliye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin oluşumuna kadar yürütmeyi
elinde bulundurmuştur.
SİVAS
KONGRESİ (4-11 EYLÜL 1919)
Amasya
Genelgesinde yapılan çağrı üzerine toplanmıştır.
Kongrede
yapılan ilk iş Erzurum Kongresinde alınan kararların tüm yurda
duyurulması olmuştur.
İşgalci
güçler ve İstanbul hükümetinin kongrenin yapılmamasına çalıştılar.
Elazığ valisi Ali Galip Bey'e kongreyi basmak, toplanmadan dağıtmak gayesi
ile M. Kemal ve arkadaşlarını tutuklatmak görevi verilmiştir. Ali Galip
amacına ulaşamamıştır.
Kongre
çalışmalarına 38 kişi katılmıştır.
SİVAS
KONGRESİNİN ÖNEMİ
İstanbul
hükümetinin Amasya Genelgesi sonrası hakkında tutuklama
kararı verdiği M. Kemal'in kongre başkanı olması ile Sivas
Kongresi ihtilalci bir yapıya bürünmüştür.
İşgallere
karşı çıkılmış, manda ve himaye kesin olarak reddedilmiştir.
Kayıtsız şartsız
bağımsızlık ilkesi benimsenmiştir.
M.
Kemal millî mücadelenin fiili lideri olmuştur.
Not: Yararlı
cemiyetler; Anadolu ve Rumeli müdafaa-i Hukuk Cemiyeti çatısı
altında birleştirilmiştir.
Sivas Kongresindeki gelişmeler İstanbul hükümetini etkilemiş, Damat Ferit
Paşa ülkeyi yönetemez hâle gelince istifa etmek zorunda kalmıştır (30
Eylül 1919).
Not: Bu
durum Temsil Heyeti’nin İstanbul karşısında elde ettiği ilk
siyasi başarıdır.
İstanbul’da
kurulan Yeni kabine Anadolu hareketini ciddiye almıştır.
İrade-i
Milliye isimli gazete bu kongre
sırasında Sivas’ta çıkmıştır.
AMİRAL
BRİSTOL RAPORU (11 EKİM 1919)
Yunanların İzmir’i
işgal etmesinden sonra Türkler, yapılan bu işgalin haksız olduğunu basın
yoluyla dünya kamuoyuna bildirdi. Bu durum karşısında sorumlu olan İtilaf
Devletleri araştırma yapmak üzere bölgeye bir heyet gönderdi.
Amiral
Bristol başkanlığında İngiliz, Fransız ve İtalyan generallerden
oluşan bu heyet incelemelerde bulundu. Amiral Bristol bir rapor hazırladı. Bu
raporda;
Bölgedeki
olayların sorumlusu Yunanlılar ve Rumlardır. Türkler çeşitli zulümlere ve
katliama uğramışlardır.
Bölgede
çoğunluk Türklerden oluşmaktadır.
Yunan
ordusunun işgali gereksiz ve haksızdır. Yunan kuvvetleri çekilip, yerine İtilaf
kuvvetleri gelmelidir, kararı alınmıştır.
AMASYA
GÖRÜŞMELERİ (20–22 EKİM 1919)
Sivas
Kongresi sonrası Damat Ferit Hükûmetinin istifasının ardından yeni hükûmeti
kuran Ali Rıza Paşa, Millî Mücadele’ye daha ılımlı bakıyordu.
9
Ekim 1919’da Ali Rıza Paşa, Temsil Heyeti’ne görüşme isteğinde bulundu.
Bu
gelişmenin ardından Amasya’da 20-22 Ekim 1919 tarihleri arasında bir
araya gelindi.
AMASYA
GÖRÜŞMESİNE KATILANLAR:
İstanbul
hükümetini (Ali Rıza Paşa hükümeti) temsilen Bahriye Nazırı Salih Paşa ile
Anadolu'daki cemiyetleri temsilen M. Kemal, Rauf Orbay Bekir Sami Bey görüşmelere
katıldı.
İstanbul
hükümeti, Anadolu'daki Anadolu ve Rumeli müdafaa-i Hukuk Cemiyetini
resmen tanıdı.
"Milletin
istiklalini, yine milletin azim ve iradesi kurtaracaktır" sözü ülkeye ve
dünyaya duyurulmuş oldu.
Görüşmelerde; İstanbul'da
Mebusan Meclisinin toplanmasına karar verilmiştir.
TEMSİL
HEYETİ’NİN ANKARA’YA GELMESİ (27 ARALIK 1919)
İstanbul'da
toplanacak olan Musan Meclisindeki gelişmeleri daha yakından izlemek gayesi
ile Heyet-i Temsili'ye Ankara'yı merkez olarak seçti.
Ankara,
Refet Paşa'nın kontrolünde bulunmaktaydı.
NOT:
Sivas Kongresi sonrası yayınlanan "İrade-i Milliye" gazetesi, "Hakimiyet-i
Milliye" adı ile yayınlanmaya başladı.
NOT: 27
Aralık 1919'dan sonra Ankara, hem Millî mücadelenin hem de Cumhuriyetin merkezi
haline gelmiştir.
SON
OSMANLI MEBUSSAN MECLİSİ VE MİSAK-I MİLLÎ (12–28 OCAK 1920)
Amasya
Görüşmeleri sonrasında Kasım 1919'dan itibaren Meclis-i Mebussan için seçimler
yapılmaya başladı.
Mebusan
Meclisi 12 Ocak 1920'de faaliyetlerine başladı.
Mebusan
Meclisinde Müdafa-i Hukuk grubu yerine Felah-ı Vatan grubu
oluşturuldu.
M.
Kemal başkan seçilememiştir.
Meclis-i
Mebussan, 28 Ocak 1920'de Misak-ı Millî kararlarını
kabul etti. Misakı Milli Kararları, meclis tarafından 17 Şubatta kamuoyuna
ilan edilmiştir.
MİSAK-I
MİLLÎ (ULUSAL ANT) (PEYAM-I MİLLİ) (28 OCAK 1920)
Misak-ı
Millî, çizilen sınırlar içinde tam bağımsızlığın sağlanması için
vatanseverlerin ortaklaşa yaptıkları yemin belgesidir.
28
Ocak 1920 günü kabul edilen Misak-ı Millî kararları 17 Şubat 1920’de
ilan edildi.
Erzurum
ve Sivas kongrelerinin devamı niteliğinde olan bu millî kararlar, Türk
milletinin tarih boyunca birlik ve beraberlik içinde olduğunu açık
bir şekilde göstermektedir.
Misak-ı
Millî ile birlikte vatanın sınırları belirlenmiştir.
Türk
milletinin istekleri tüm dünyaya duyurularak
kapitülasyonlar reddedilmiştir.
MİSAK-I
MİLLÎ KARARLARININ ÖNEMİ:
Türk
vatanının milli ve bölünmez sınırı çizilmiştir.
Türk
Milleti tam bağımsızlığı benimsemiştir.
Siyasi
bağımsızlık, Ekonomik bağımsızlık, Kültürel bağımsızlık, Askeri
Bağımsızlık amaçlanmıştır.
Amasya
ve Erzurum ve Sivas karaları onaylatıldı.
Not:
Bu gelişmeler üzerine İşgalci Devletler, Misakı Milli
Kararlarına karşı tedbir aldı ve İstanbul’u işgal etti.
İSTANBUL’UN
RESMEN İŞGALİ (16 MART 1920)
Misak-ı
Millî kararlarının Meclis-i Mebusunda kabul edilmesinden rahatsızlık
duyan İngilizler, İstanbul'u 16 Mart 1920'den itibaren ulaşım,
haberleşme, emniyet, yönetim ve ekonomik olarak kontrol altına
almaya başlamışlardır.
İngilizler,
Meclis-i Mebusan-ı dağıtmış ayrıca mebusları, Vatansever
aydın ve yazarları tutuklamışlardır.
Not: Salih
Paşa hükümeti görevden ayrıldı yerine tekrar Damat Ferit
hükümeti kurulmuştur.
İSTANBUL'UN İŞGALİNE
HEYET-İ TEMSİLİYE’NİN TEPKİSİ:
M.
Kemal, İstanbul'un işgalini bütün Anadolu’ya
duyurmaya çalışmıştır. İstanbul ile her türlü iletişim ve
ulaşım kesilecektir. Yurt genelinde seçim yapılacaktır.
BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ’NİN AÇILMASI (23 NİSAN 1920)
Son
Osmanlı Mebusan Meclisi’nin basılarak dağıtılmasının ardından Türk milleti
adına karar verecek bir meclisin açılması zaruri hâle gelmişti.
Mustafa
Kemal Paşa 19 Mart 1920’de vali ve kolordu komutanlarına bir genelge göndererek
seçimlerin yeniden yapılmasını istedi.
Yapılan
seçimler sonunda, yeni seçilen ve İstanbul’dan gelebilen mebusların
katılımıyla 23 Nisan 1920’de Ankara’da Büyük Millet Meclisi açıldı.
ANKARA’DA
AÇILAN BÜYÜK MİLLET MECLİSİ ÖZELLİKLERİ (I. MECLİS) :
Devrimci
özellik taşır. İlk halk meclisidir. Olağanüstü yetkileri
vardır. Güçler birliği esas alınmıştır.
Meclis
Başkanı aynı zamanda başbakandır. İlk Meclis
başkanı M. Kemal'dir.
Meclis
kurucu meclistir. Meclis 2 Nisan 1920'de "olağanüstü yetkilerle
donatılmış meclis" adı ile açıldı. M. Kemal meclis
başkanı oldu.
BÜYÜK
MİLLET MECLİSİNDE ALINAN KARARLAR:
Mutlak
surette hükümet kurulmalıdır.
Geçici
olarak bir hükümet başkanı tanımak ya da padişah vekili atamak
uygun değildir.
Meclis'in
üstünde (B.M.M.) hiç bir güç yoktur.
B.M.M.
yasama, yürütme ve yargı, gücünü kendinde toplar. (Güçler Birliği ilkesi)
B.M.M.
üyelerinden hükümet oluşur. B.M.M. başkanı hükümetin başıdır.
Padişah-Halife
baskı ve zordan kurtulunca, meclisin vereceği karar gereği
durumunu belirlenir.
25
Nisan 1920'de 11 kişilik icra vekilleri heyeti (Bakanlar kurulu) oluştu.
Büyük
Millet Meclisinde ilk çıkan yasa, "Ağnam vergisi'nin artırılması ile
ilgili" kanundur.
BÜYÜK
MİLLET MECLİSİNE KARŞI AYAKLANMALAR
İstanbul
hükümeti İngilizlerinde gayreti ile
B.M.M. çalışmalarını engellemeye çalıştır. Bunun için; M. Kemal
ve arkadaşları için gıyaben ölüm cezası verildi.
Şeyhü'l
islâmdan Fetva alınarak Milli mücadeleye katılanların dinsiz oldukları
ilan edildi.
B.M.M.'nin
haksız yere halktan asker ve malzeme topladığını buna karşı halkın
ayaklanmasını teşvik etti.
İtilaf
devletleri ile yapılacak kesin bir barış antlaşmasına hız verdi.
İstanbul
hükümeti aldığı bu kararlar doğrultusunda 1919 yılından
başlayarak ülkede ayaklanmalar çıkardı.
Büyük
Millet Meclisine karşı çıkarılan ayaklanmalar, 1923 yılında
bastırıldı ve binlerce insan öldü
Bu
ayaklanmalar şunlardır:
ANZAVUR
AYAKLANMASI (25 EKİM-30 KASIM 1919) Damat
Ferit Paşa Hükûmeti tarafından Millî Mücadele’ye karşı tertip
edilmiş ayaklanmalardır. Bu ayaklanmalara İtilaf Devletleri de destek
vermiştir. Bu isyanlar Ethem ve Ali Fuat Paşa’ya bağlı birlikler
tarafından bastırıldı.
KUVAY-I İNZİBATİYE
AYAKLANMASI (8 MAYIS-23 MAYIS 1920) Kurtuluş Savaşı'nın
başladığı günlerde Osmanlı Padişahının ve İngilizlerin
kışkırtmaları ve teşviki ile Milli kuvvetleri yok etmek için hilafet
ordusu adı ile kurulan Kuvay-ı İnzibatiye tarafından çıkarılan ayaklanmalardır.
Ethem ve Ali Fuat Paşa’ya bağlı birlikler tarafından bastırıldı.
DÜZCE
AYAKLANMASI (13 NİSAN-31 MAYIS 1920): Kurtuluş savaşı sırasında
gerek İstanbul Hükümeti'nin ve gerekse İngilizlerin
kışkırtması ile milli kuvvetlere karşı girişilen ayaklanmalardır.
ÖNEMLİ:
Nurettin Paşa Rumların çıkardığı isyanları bastırırken Kâzım
Karabekir Paşa ise 15. Kolordu kuvvetleriyle Ermeni
isyanlarını bastırmıştır.
ERMENİ AYAKLANMASI
(28 EYLÜL 1920) 28 Eylül 1920’de düzenlenen karşı taarruzla
Ermeni saldırıları sona erdi. Ermeniler, Gümrü Antlaşması ile
Anadolu’daki toprak taleplerinden vazgeçtiler.
KOÇGİRİ AYAKLANMASI
(6 MART-17 HAZİRAN 1921) Damat Ferit Paşa
ve İtilaf güçleri bu isyana destek vermişlerdir. Kuvay-ı Millîye
birlikleri bu ayaklanmayı bastırmıştır.
CEMİL ÇETO
AYAKLANMASI (20 MAYIS-7 HAZİRAN 1920) Kurtuluş Savaşı sırasında
Fransız ve İngilizlerden yardım alarak Bahtiyar Aşireti Reisi
tarafından çıkarılan ayaklanmadır. Bahtiyar Aşireti Reisi olan
Cemil Çeto, Kürt Teali Cemiyeti prensiplerine uygun
olarak İngilizlerden yardım almış ve Doğu'da bir Kürdistan Devleti
kurmak için ayaklanmıştır. Milli kuvvetler Cemil Çeto kuvvetlerinin
kısa zamanda dağıtmış ve kendisi ile oğlu birlikte yakalanarak idam
edilmiştir.
ÇERKEZ
ETHEM AYAKLANMASI (27 ARALIK 1920-23 OCAK 1921) Yunanlıların İzmir'i
işgalinden sonra, Çerkez Ethem topladığı kuvvetlerle Salihli
Cephesi'ni kurmuş ve kendini de cephe komutanı ilan etmişti. Kuvay-i
Seyyare adıyla anılan süvari birlikleri, yalnız istilacı düşmana
karşı değil, Anzavur'un ezilmesinde, Düzce, Adapazarı ve Yozgat
ayaklanmalarının bastırılmasında yararlılık gösterdi.
DEMİRCİ MEHMET
EFE AYAKLANMASI (1 ARALIK-30 ARALIK 1920) İlk önceleri
Kuvay-ı Millîyeci olup da sonradan İtilaf Devletleri’nin tahrikiyle
ayaklanmışlardır. Düzenli ordu kurulduktan sonra bu çete reisleri
disipline edilmiş birliklere katılmak istememiş, bulundukları bölgede
düzenli orduya karşı isyan etmişlerdir. Ethem ve Demirci
Mehmet Efe isyanları İsmet Paşa’ya bağlı Batı Cephesi
kuvvetlerince bastırılmıştır.
KONYA
AYAKLANMASI (2 EKİM 1920-22 KASIM 1920) Kurtuluş savaşı yıllarında
baş gösteren ve Konya'nın bir süre isyancıların elinde kalmasına neden
olan ayaklanmadır. 1919'daki Bozkır Ayaklanmalarının elebaşlarından
olan Delibaş Mehmed, Ankara Hükümeti'ni tanımadığını ilan ederek
çoğu asker kaçağı 500 kadar silahlı kişiyle Konya'nın Çumra
nahiyesini bastı; nahiye müdürünü tutukladı ve Konya ile haberleşmeyi
kesti.
YOZGAT
AYAKLANMASI (15 MAYIS-27 AĞUSTOS 1920): Kurtuluş Savaşı sırasında
Hürriyet ve İtilaf Fırkası reisi Çapanoğlu Edip ve Celal
tarafından Yozgat ve yöresinde çıkarılan ayaklanmadır. Yozgat
isyanını bastırmakla görevlendirilen Çerkez Ethem, kuvvetleri ile birlikte
Yozgat'a girmiş, elebaşlarından birçoğunu idam ederek ayaklanmaya son
vermiştir.
MİLLÎ AŞİRETİ AYAKLANMASI
(1 HAZİRAN-8 EYLÜL 1920) Kurtuluş Savaşı sırasında İngilizler
ve Fransızların kışkırtması üzerine Urfa'da Milli Aşiret
tarafından çıkarılan ayaklanmadır. Milli Aşiret'in
reisi İsmail ile birlikte Halil, Bahur, Abdurrahman ve Mahmut
adlı elebaşıları, Doğu'da bir Kürdistan Devleti kurmak düşüncesi ile
ayaklanmışlardır (24 Ağustos 1920).
BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ’NİN AYAKLANMALARA KARŞI ALDIĞI ÖNLEMLER
BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ KARŞI FETVA: Damat Ferit
Hükumetinin fetvalarına karşı Ankara Müftüsü Rıfat Hoca’dan
(Börekçi) 16 Nisan 1920’de Millî Mücadele’yi destekleyen bir fetva alınarak
camilerde okutuldu. Böylelikle halk bu konuda bilinçlendirildi.
HIYANET-İ VATANİYE
KANUNU (29 Nisan 1920) çıkarıldı. Asayişin
sağlanması için 29 Nisan 1920’de Hıyanet-i Vataniye Kanunu Meclisten
çıkarılarak Damat Ferit hain ilan edildi ve vatandaşlıktan çıkarıldı.
Bunun yanında Büyük Millet Meclisine karşı çıkanlar ve ayaklananların vatan
haini sayılarak idam
cezasına çarptırılacakları halka bildirildi.
HÂKİMİYET-İ MİLLÎYE Gazetesi
çıkarıldı. Halkın aydınlanması için Ankara’da Hâkimiyet-i Millîye gazetesi
çıkartılarak halk gelişmelerden haberdar edildi.
ANADOLU
AJANSININ KURULUŞU (6 Nisan 1920): Millî Mücadele’yi
desteklemek ve Türk milletini bilinçlendirmek için gazete çıkarılması yeterli
olmadı. Bu gazetelerin ihtiyaç duyduğu haber ve malzemelerin, kaynağından
alınması gerekiyordu. Ayrıca bağımsızlık için verilen mücadelenin
haklılığı dünya kamuoyuna anlatılmalıydı. Bu amaç doğrultusunda
vakit kaybedilmeden çalışmalara başlandı ve 6 Nisan
1920’de “Anadolu Ajansı” kuruldu.
İSTİKLAL
MAHKEMELERİNİN KURULMASI (11 Eylül 1920) Büyük
Millet Meclisi isyancıların, yağmacıların, casusların ve asker kaçaklarının
yargılanması için 11 Eylül 1920’de İstiklal Mahkemeleri kuruldu.
SAN
REMO KONFERANSINA KATILDI: 18-26 Nisan 1920
tarihinde San Remo Konferansı’na katılan İtilaf Devletleri,
hazırladıkları barış antlaşmasının taslağını Osmanlıya
kabul ettirmek için bir temsilci istedi. Konferansa Tevfik Paşa başkanlığında
bir heyet gönderildi. Paris’e giden Türk Heyeti 11 Mayıs 1920’de kendilerine
sunulan barış şartlarını “Antlaşma Şartlarının bağımsız bir
devlet anlayışıyla bağdaştırılması mümkün değildir.” diyerek kabul
etmedi.
SEVR
ANTLAŞMASI (10 AĞUSTOS 1920)
Bu
anlaşmayı onaylayacak bir meclis olmadığı ve uygulama
alanı bulmadığı için Saltanat Şurası tarafından
imzalanmıştır bu sebepten "ölü doğmuş bir
anlaşmadır” Hukuken geçersizdir.
Anlaşmayı imzalayanlar
vatan haini sayılmışlardır.
Sevr
Anlaşması ülkeyi sömürge yapan bir anlaşmadır.
MİLLÎ MÜCADELE’DE
DOĞU VE GÜNEY CEPHELERİKURTULUŞ SAVAŞINDA CEPHELER
Dünya
savaşında pek çok cephede savaşan Osmanlı Devleti, Mondros Ateşkesi ile
savaştan çekilince ülkenin her bölgesinde düşman işgali görülmeye
başladı.
Yer
yer işgallere karşı direnişler kendini gösterdi. Düzenli ordu kuruluncaya
kadar Anadolu'da mücadele Kuvay-ı Milliye birlikleri
tarafından yürütüldü.
DOĞU
CEPHESİ
Doğu
Anadolu'da Wilson ilkelerine bağlı olarak bir Ermeni devletinin kurulmak
istenmesi ve Mondros Ateşkes Anlaşmasının 24. Maddesine bağlı olarak
bölgenin kendilerine ait olduğunu söyleyen Ermenilerin halka
zulüm yapmaları neticesinde bu cephe açılmıştır.
Doğu
Cephesi komutanı Kazım Karabekir’in Ermeniler üzerine saldırıya
geçmesi üzerine Ermeniler barış istemişler ve 1920'de
Gümrü Barış Antlaşması imzalandı.
GÜMRÜ
ANLAŞMASI (3 ARALIK 1920)
Kars
ve dolayları B.M.M.'ne bırakıldı. Ermeniler Sevr
barış anlaşmasına geçersiz saydı.. Ermeni sorunu çözüldü.
Doğu güvenliği sağlandı. Buradaki birlik, araç ve gereç batı
cephesine kaydırıldı. Bu antlaşmadan sonra Halkın
B.M.M.'ye olan güveni artmıştır. Ermeniler, Gümrü
Antlaşmasıyla ilk kez B.M.M. tanımıştır. B.M.M. İlk
siyasi ve askeri zaferini elde etmiştir.
Ermeniler
Sevr Antlaşması’nı tanımayarak Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki amaç ve
isteklerinden vazgeçti.
Gümrü
Antlaşması, doğu sınırının belirlenmesine katkıda bulundu. Doğu sınırı,
Sovyet Rusya ile yapılan 16 Mart 1921 tarihli Moskova ve Kafkas ülkeleri ile
yapılan13 Ekim 1921 tarihli Kars antlaşmalarıyla
Gümrü Antlaşması teyit edildi.
Ermenistan
BMM Hükûmetinin varlığını tanıyan ilk devlet oldu.
Erivan
bölgesinde Sovyet Ermeni Cumhuriyeti kuruldu.
NOT:
1917 tarihli Sovyet Devrimi ile Gürcistan ve Ermenistan
devletleri kuruldu.
GÜNEY
CEPHESİ
Fransızlar
ve Ermenilerin işgalleri sonrasında Güney Cephesi oluştu. Adana, Antep,
Maraş ve Urfa’da Fransızlarla mücadele edildi. Not: Bu
cephe savaşlarında Şahin Bey, Sütçü İmam gibi mücahitler etkili oldu.
Antep “Gazi”; Maraş “Kahraman”, Urfa “Şanlı” isimlerini
aldı.
Sakarya
Savaşı sonunda Fransızlarla yapılan Ankara Anlaşması ile
savaş sona erdi ve cephe kapandı. Bu antlaşmayla Hatay dışında bugün ki Suriye
sınırı belirlendi.
BATI CEPHESİ
DÜZENLİ ORDUNUN
KURULMASI
Kuvay-ı
Millîye şefleri bağımsız hareket ettiği için diğer direniş güçleriyle
birliktelik sağlanamıyordu. İhtiyaçlarını halktan karşılayan bu
birlikler bazen adaletsiz davranışlar sergileyebiliyordu Meclis, 12 Temmuz
1920’de toplanarak bir düzenli ordunun kurulmasına karar verdi.
Bunu
gerçekleştirmek için de Kuvay-ı Millîye’de bulunan yetenekli milislerin
düzenli askerî birliklerin kadrolarına geçirilmesi ve halktan savaşacak
yaşta olanların ise askere alınması sağlandı.
NOT:
Batı Cephesinde Kuvayı Milliye Birliklerinin başında Ali Fuat Cebesoy
bulunmaktaydı. Büyük Millet Meclisinin Düzenli orduyu kurmasından sonra Ali
Fuat Batı Cephesi komutanlığından alındı ve Moskova Büyükelçisi
olarak Rusya’ya gönderildi.
NOT:
Ali Fuat, Sivas kongresinde Batı Cephesindeki Kuvayı Milliye Birliklerinin
komutanı olarak atandı, Düzenli ordusunun kurulmasıyla yerini İsmet Paşa
ve Albay Refet Bey’e bırakmıştır.
Düzenli
orduya geçildikten sonra Batı Cephesi; Kuzey ve Güney olmak üzere iki kısma
ayrıldı. Batı Cephesi’nin kuzeyine Albay İsmet Bey (İnönü) Bey, güneyine
ise Albay Refet Bey (Bele) komutan olarak atandı.
Fevzi
Paşa Millî Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay
Başkanlığı görevlerine atandı.
I.İNÖNÜ MUHAREBESİ (6-10
OCAK 1921)
İzmir
ve Bursa'yı ele geçiren Yunanlıların, Eskişehir’i de almak için
saldırıya geçmeleri üzere bu muharebe yaşandı.
6
Ocak'ta başlayan Yunan ileri harekâtı 10 Ocak'ta duruldu.
Yunanlılar
ilk kez Anadolu'da düzenli bir ordu ile karşılaştı ve yenildiler.
Düzenli ordunun kuruluşu kesinleşti.
Bu
muharebeden sonra;
İsmet İnönü generalliğe yükseldi.
Teşkilat-ı Esasiye
kanunu kabul edildi.
Londra
Konferansı toplandı.
Afganistan'la
dostluk anlaşması imzalandı (1 Mart 1921).
İstiklal
Marşı kabul edildi (12 Mart 1921).
Moskova
Antlaşması imzalandı (16 Mart 1921).
TEŞKİLAT-I
ESASİYE KANUNU’NUN KABULÜ (20 OCAK 1921):
Teşkilat-ı Esasiye
Kanunu’yla Türkiye Devleti’nin ilk anayasası düzenlenmiş ve
Teşkilat-ı Esasiye kurucu bir anayasa olarak kabul edilmiştir.
Devletin
resmî ismi 3. ve 10. Maddelere göre “Türkiye” olarak belirlendi.
Bu
anayasadan önce “Büyük Millet Meclisi” ismiyle anılan Meclis, “Türkiye Büyük
Millet Meclisi” adını aldı. TBMM’ye resmiyet kazandırılmıştır.
İSTİKLAL
MARŞI’NIN KABULÜ (12 MART 1921)
Mehmet
Akif Bey tarafından Ankara’daki Taceddin Dergâhı’nda yazdığı ve Türk
ordusuna ithaf ettiği bu şiir Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12 Mart 1921
tarihli oturumunda kabul edildi.
Mecliste İstiklal
Marşı’nı okuyan ilk kişi Hamdullah Suphi Bey oldu.
İstiklal
Marşı daha sonra Osman Zeki Üngör tarafından bestelendi.
LONDRA
KONFERANSI (23 ŞUBAT- 12 MART 1921)
İnönü Savaşı’nın
kazanılması uluslararası alanda büyük
yankı uyandırdı. İtilaf Devletleri Londra’da bir konferans düzenleyerek
yapacakları ufak değişikliklerle Sevr Antlaşması’nı, Meclise kabul ettirmeyi
planlıyordu.
Konferansta
bir uzlaşma sağlanamadı ve konferans bir
sonuç alınamadan dağıldı.
Londra
Konferansı ile Türk milleti, Millî Mücadeleyi ve haklı davasını Avrupa
devletlerine duyurdu.
Ayrıca
bu konferansta İtilaf Devletleri arasındaki fikir
ayrılığı iyice derinleşti.
TÜRK-AFGAN
DOSTLUK ANTLAŞMASI (1 MART 1921)
BMM
Hükûmetini tanıtmak ve Karşılıklı olarak yardımlaşmayı sağlamak
amacıyla bu antlaşma imzalandı.
MOSKOVA
ANTLAŞMASI (16 MART 1921)
Rusya
ve Türkiye arasındaki siyasi ve askerî ilişkileri başlatmak,
karşılıklı olarak tanınmak
Sovyet Rusya, BMM Hükûmetini tanıyan ilk Batılı devlet olmuştur.
II.
İNÖNÜ MUHAREBESİ (23 MART-1 NİSAN 1921)
Londra
Konferansından bir sonuç alınamaması ve Türk tarafının konferansı
terk etmesi üzerine Yunanlılar saldırıya geçti.
Düzenli
orduya karşı Yunan ordusu ağır bir yenilgi aldı.
Bu
muharebenin zaferle sonuçlanmasıyla Türk Halkının B.M.M. 'ye inancı arttı.
NOT:
M. Kemal "siz orada yalnız düşmanı, değil, milletin makus tarihini
yendiniz." sözü ile İsmet İnönü'ye moral desteği verdi.
ÖNEMLİ:
Bu zaferden sonra Fransızlar görüşmeler yapmak için Ankara'ya
temsilci gönderdi ayrıca İzmir'in Yunanlılara bırakılmasına kızan ve
Türk halkının mücadele azmini anlayan İtalyanlar
Anadolu'dan çekilmeye başladılar (5 Temmuz 1921).
ESKİŞEHİR
KÜTAHYA SAVAŞLARI (10-24 TEMMUZ 1921)
Yunanlılar,
I. ve II. İnönü savaşlarındaki yenilgileri telafi etmek için Türk
tarafı üzerine saldırıya geçmişlerdir. 10 Temmuzda başlayan bu saldırılar
sonunda Afyon, Kütahya, Eskişehir ve Bilecik gibi önemli stratejik yerler
elden çıktı.
Türk
ordusu fazla kayıp vermeden geri çekildi. Yunanlılar Sakarya Nehrinin
batısına kadar ilerlediler.
Türk
ordusunun Sakarya nehrinin doğusuna geçirilmesiyle; Zaman kazanmak, Ordunun
eksiklerini tamamlamak, Düşmanı tanımadığı bir alana çekmek
amaçlanmıştır.
MAARİF
(EĞİTİM) KONGRESİ (16-21 TEMMUZ 1921)
Mustafa
Kemal Paşa bir yandan cephede düşmanla savaşırken bir yandan da eğitimle
ilgili çalışmalar yapmıştır. 15 Temmuz 1921’de, Ankara’da Maarif Kongresi
düzenlenerek eğitimin sorunları, okul
ve öğretmenlerin durumları tartışılmış ve
problemlere çözümler aranmıştır.
NOT:
Eskişehir-Kütahya Savaşları’nın olduğu bir zamanda eğitim kongresinin
düzenlenmesi oldukça önemli bir gelişmeydi. Mustafa Kemal Paşa kongrenin
açılış konuşmasında kongrenin “ilim ve irfan kongresi” olduğunu
belirterek sözlerine başladı. Öğretmenlerin kalkınma ve aydınlanmadaki önemine
ve üstlenecekleri vazifeye değindi.
MUSTAFA
KEMAL PAŞA’YA BAŞKOMUTANLIK YETKİSİ (5 AĞUSTOS 1921)
Yunan
ordularını yenebilmek ve işgalleri önleyebilmek için kararların ve
tedbirlerin acilen alınması gerekiyordu.
BMM’de
başlayan gizli oturumlarda Mustafa Kemal Paşa’ya verilecek olan Başkomutanlık
yetkisi tartışıldı.
Çoğunluğun
kabulüyle 5 Ağustos 1921’de Mustafa Kemal Paşa, Başkomutan olarak 3 ay
süreyle yetkilendirildi.
TEKÂLİF-İ MİLLİYE
KARARLARI (MİLLİ VERGİ) (7-8 AĞUSTOS 1921)
Milli
Mücadelenin başarıya ulaşması mevcut durumunun düzelmesi, ordunun silah
cephane vb. ihtiyaçlarının karşılanmasıyla ancak gerçekleşebilirdi.
TBMM’nin
yeterli mali gücü olmadığı için topyekün mücadele için "...her evden
ordunun ihtiyacı için bir kat çamaşır, bir çift çorap...
vb" ihtiyaçlar üç gün içinde komisyonlara teslim edilmesi ile
ilgili kararlar yayımlandı. Her il ve beldede komisyonlar kuruldu.
SAKARYA
MEYDAN SAVAŞI (23 AĞUSTOS-13 EYLÜL 1921)
Subaylar
Savaşı olarak da bilinir. Mustafa Kemal'in
Başkomutanlığını yaptığı Düzenli Ordu ile İngilizlerin destek
verdiği Yunan Birlikleri arasında gerçekleşen savaştır.
23
Ağustos'ta başlayan savaş, 13 Eylül'de Türk Ordusunun kazandığı büyük
zaferle sona erdi ve Savaş 22 Gün sürmüştür.
Kurtuluş savaşının
bir dönüm noktası ve Türkler için bir ölüm kalım savaşı olmuştur.
Sakarya
Savaşı öncesinde, Başkomutan Mustafa Kemal tarafından yayımlanan Tekalifi
Milli Emirleri ile ordunun ihtiyaçları karşılanmıştır.
NOT:
Mustafa Kemal, Sakarya savaşında: ‘’Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa
vardır. O sathı bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın
kanı ile ıslanmadıkça bırakılamaz.’’ demiştir.
Fevzi
Çakmak ile İsmet İnönü'nün TBMM başkanlığına teklif ettikleri yasa
sonrasında, Mustafa Kemal’e ''Mareşallik'' rütbesi ve ''Gazi''
unvanı verilmiştir.
Kazanılan
bu büyük zafer sonrasında Rusya ve Fransa ile
diplomatik ilişkiler arttı.
Sakarya
Meydan Savaşından sonra Yunanlılar işgal ettikleri
yerlerden çekilmeye başlamışlar ve Taarruzdan savunmaya
geçmişlerdir.
SAKARYA
SAVAŞINDAN SONRA;
Halkın
morali ve TBMM’ye olan güveni arttı.
Yunanlılara
itilaf devletlerinin güveni sarsıldı.
İtilaf
devletleri arası anlaşmazlıklar arttı.
M.
Kemal'e "Mareşallik" ve "Gazilik" ünvanları
verildi (19 Eylül 1921).
Kafkas
Ülkeleri ile Kars anlaşması yapıldı (13
Ekim 1921).
Fransa
ile Ankara anlaşması imzalandı (20 Ekim 1921).
Sakarya
Savaşının parolası olan "ya istiklal
ya ölüm" sözü tarihe geçti.
Ukrayna
ile anlaşma yapıldı.
Mustafa
Kemal Paşa’ya “Gazilik” unvanı ve “Mareşallik” rütbesi
verilişi: Zaferin ardından TBMM 19 Eylül 1921’de
toplanarak bir kanun hazırladı. Bu kanunla birlikte Türk milletinin
bir şükranı olarak Mustafa Kemal
Paşa’ya “Gazilik” unvanı ve “Mareşallik” rütbesi
verildi. Bu zaferin ardından uluslararası siyasi başarılar da devam etti.
KARS
ANTLAŞMASI (13 EKİM 1921): Rusya’nın
denetimindeki Kafkas Ülkeleriyle yapılan Kars Antlaşmasında (13 Ekim
1921) Ardahan Türkiye’de, Batum ise Gürcistan’da
kalmak şartıyla doğu sınırımız belirlenmiş oldu.
ANKARA
ANTLAŞMASI (20 EKİM 1921): Sakarya Zaferi’nden sonra
Fransızlarla Ankara Antlaşması imzalanarak Hatay hariç güney
sınırlarımız belirlendi. Böylelikle Güney Cephesi kapanmış oldu.
BÜYÜK
TAARRUZ VE BAŞKOMUTANLIK MEYDAN MUHAREBELERİ (26 AĞUSTOS-9 EYLÜL 1922)
Yunan
ordusunu yurttan atmak ve Misak-ı Milli sınırları içinde düşman bırakmamak
amacıyla gerçekleştirilen Büyük Taarruz zaferle sonuçlanmıştır.
Başkomutan
Mustafa Kemal'in 26 Ağustos 1922 tarihinde Yunan ordularına
karşı başlattığı genel saldırıya verilen ad.
Büyük
Taarruz emrinin verilmesi ile Başkomutanlık Meydan Savaşında (Dumlupınar Meydan
Savaşı) Yunanlılar ağır bir yenilgi alarak
Anadolu’dan çıkarılmıştır.
NOT:
Mustafa Kemal’in "Ordular ilk hedefiniz Akdenizdir, ileri!"
sözü tarihe geçti.
Yunan
ordusu Anadolu'dan çekilmeye başladı. 9 Eylül'de İzmir'in kurtuluşu ile
Yunanlılar Anadolu’dan atıldı (18 Eylül 1922). 11 Eylül'de
Bursa alındı. Türk ordusu kesin bir başarı elde etti.
Başkomutanlık
Meydan Muharebesinde diğer adıyla Dumlupınar Muharebesinde önemli
başarılar elde edildi. Türk ordusu itilaf devletlerini ateşkese
mecbur ettiler.
NOT:
Bu savaşta, Kocatepe, Anıttepe Dumlupınar, Aslıhanlar gibi
mevkilerde çok önemli mücadeleler yapıldı ve başarılar
kazanıldı.
MUDANYA
ATEŞKES ANLAŞMASI (11 EKİM 1922)
Büyük
Taarruz’da elde edilen zafer
sonrası İngiltere'nin çağrısı üzerine, 11 Ekim 1922’de imzalanan
Ateşkes Antlaşmasıdır.
Ateşkes
antlaşmasını TBMM ile İngiltere, Fransa ve İtalya devletleri
tarafından imzalamıştır. Mudanya Ateşkes Antlaşmasının
imzalandığı toplantıya, Yunan Temsilciler alınmamıştır.
Bu
Ateşkes Antlaşmasında İsmet Paşa başkanlığındaki bir heyet, TBMM
hükümetini temsil etmiştir.
Kurtuluş savaşının
TBMM’nin zaferiyle sona erdiğini gösteren belgedir.
Kurtuluş Savaşının
sıcak dönemi sona erdi, diplomatik dönemi başladı.
İstanbul,
Boğazlar ve Doğu Trakya savaşılmadan geri alındı.
Bu
mütarekeye Osmanlı Hükümetinin çağırılmaması,
Osmanlı İmparatorluğunun hukuken (resmen) sona erdiğini
gösterir.
İlk
Türk kadın heykeltıraş olan Sabiha Bengütaş, Mütareke
Anıtı adıyla İsmet İnönü’nün heykelini Mudanya’da yapmıştır.
LOZAN
BARIŞ ANTLAŞMASI (24 TEMMUZ 1923)
Kurtuluş Savaşı sonrasında
imzalanan barış antlaşmasıdır.
Antlaşmayı
imzalayan devletler: TBMM hükümeti, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya,
Yunanistan, Romanya, Bulgaristan (Boğazlar Meselesi), Sovyetler Birliği
(Boğazlar) Meselesi, ABD gözlemci olarak katıldı.
İsviçre’nin
Lozan şehrinde yapılan konferanstaTürkiye’yi Dışişleri Bakanı İsmet
Paşa başkanlığındaki heyet temsil etmiştir. Ayrıca, Sağlık Bakanı Dr. Rıza
Nur Bey ve Eski Maliye Bakanı Hasan Bey
de katılmışlardır
NOT:
Bu anlaşma ile Türkiye, bütün dünyaya tam bağımsızlığını kabul
ettirmiş oldu.
ÖNEMLİ MADDELERİ:
Türkiye’nin
Güney sınırı Ankara Antlaşmasına göre belirlendi. Hatay 1939 yılında Türkiye'ye
bağlandı.
Türkiye'nin İran
sınırı Kasrı Şirin Antlaşmasına göre belirlendi.
Türkiye'nin
Irak sınırı, İngiltere ve Türkiye arasında yapılacak görüşmelere
bırakıldı.
Türkiye'nin
Batı sınırı ise Mudanya Antlaşmasına göre belirlendi.
Ege
Denizindeki Bozcaada, Gökçeada (İmroz) ve Tavşan adaları Türkiye’ye
bırakıldı.
On
iki adada İtalya’ya bırakıldı.
Kapitülasyonlar
kaldırıldı.
Osmanlı'nın
borçları, Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılan devletler arasında
paylaştırıldı. Türkiye'ye düşen borç taksitlendirilmiş ve Fransız
Frangı olarak ödenmesine karar verildi.
Duyunu
Umumiye İdaresi kaldırıldı.
Türkiye, İngiltere’nin
Kıbrıs'taki egemenliğini kabul etti.
Boğazların
denetimi, idaresi ve güvenliği; Türkiye'nin Başkanlığını yapacağı bir
komisyon bırakıldı. Bu komisyon Montrö Boğazlar Sözleşmesiyle kaldırıldı.
NOT:
Lozan Antlaşmasının herhangi bir gizli maddesi yoktur. Asıl nüshası Fransa'da
bulunmaktadır.
ÖNEMLİ: Bu
antlaşmayla Sevr Antlaşması ortadan kaldırılmış ve yeni kurulan
Türkiye Devleti uluslararası alanda resmen tanınmıştır.
Böylelikle Türkiye’nin bağımsızlığını ve egemenliğini sınırlandıracak bütün tehditler etkisiz hâle
getirilmiştir. Misak-ı Millî sınırları büyük oranda
gerçekleştirilmiş ve Anadolu’daki Türk varlığı devam ettirilmişti.
#
Ermenilerle yapılan Gümrü Antlaşması ile Doğu Cephesi kapanmıştır.
Kurtuluş Savaşında ilk kapanan cephe, Doğu Cephesidir. Daha sonra Sovyet
Rusya ile Moskova Antlaşması, Kafkas Ülkeleri ile Kars
Antlaşması imzalanmıştır.
#
Kurutuluş Savaşında İlk açılan cephe, Güney Cephesidir. Fransızlarla
ve Ermenilerle mücadele edilmiştir. Kuvayı Milliye hareketi ilk kez bu
cephede Dörtyol'da (Hatay) ortaya çıkmıştır. Fransızlarla imzalanan
Ankara Antlaşmasıyla (1921) Güney Cephesi kapanmıştır.
#
Kurtuluş Savaşında Batı Cephesi son kapanan cephedir. Yunanlılarla
mücadele edildi ve Mudanya Ateşkes Antlaşmasıyla kapandı.
12. SINIF TC. İNKILAP TARİHİ
2.ÜNİTE: MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ
Sizin Görüşünüz Bizim İçin Değerli!